Toplumumuzla birlikte birlikte yükselttiğimiz tepkiler sonuç verdi.
Çevre örgütlerinin direnci, bilim insanlarının uyarıları ve muhalefetin baskısı sayesinde İklim Kanunu Meclis gündeminden çekildi.
Bu geri çekilme bir zafer değil, bir itiraftır. İktidar; doğayı, halk sağlığını ve gelecek nesilleri hiçe sayarak hazırladığı, şirketlerin çıkarlarına hizmet eden bu kanunu, sessiz sedasız geçirmeyi planlıyordu.
Bu sözde “İklim Kanunu”, iklim krizine çözüm değil, yeni bir rant düzenini oluşturma çabasıydı.
• Termik santralleri aklamaya çalışıyordu,
• Tarım alanlarını ve ormanları sermayeye açıyordu,
• Yerel halkın ve sivil toplumun sürece katılımını yok sayıyordu.
Toplumun örgütlü tepkisi ve doğasına sahip çıkan milyonlar sayesinde büyük bir yıkım engellendi. Bu daha güçlü ve adil bir iklim politikası için yeni bir başlangıç olmalıdır.
Alevi inancında su kirletilmez, ağaç sebepsiz yere kesilmez, toprağa zarar verilmez. Çünkü biz biliriz ki, doğaya ne yaparsak, aslında kendimize yaparız. Hacı Bektaş Veli ne demiş? “İncitme canı.” Bu sadece insanı değil, hayvanı, ağacı, taşı da kapsar. Çünkü hepsi birer can’dır.
Doğa ve iklim gerçekliğini yok sayan her girişimin karşısında mücadelemizi sürdüreceğiz.