DEMOKRASİ GÜNLÜK KARARNAMELERLE SAĞLANAMAZ
Demokrasinin ilk basamağı yerel yönetim birimledir. Seçilmişlerin yerine kamu görevlilerinin atanması, haksızlıktır ,hukuksuzluktur ve demokratik hiç bir yönü yoktur.
Demokrasi, kamu siyasetinin ve yönetim erkinin aldığı temel kararlara, halkın tümünün olumlu ya da olumsuz olarak dahil olabildiği, etki edebildiği bir siyasal sistemdir.
Demokrasi, toplumun tarihsel deneyimlerine ve iradesine dayanan demokratik katılımcı bir düzendir. Kitlelerin kandırılma çabasına, farklı algıların yaratılmasına, yalan ve talan üzerine diktanın inşa etme çalışmalarına yönelen güce karşı toplumsal dinamiklerin harekete geçmesidir.
Demokrasilerde, düşüncelerin çeşitliliği ve çoğulculuk esastır. Çeşitliliklere ve farklılıklara saygı duyulması, çoğunluğun azınlıkların üzerinde baskı yapmasının önlenmesi demokrasiyi öteki rejimlerden ayrı tutmaktadır.
Hükümet 15 Temmuz 2016 tarihinde olağanüstü hal ilan etmiş, olağanüstü halden sonra, Anayasa’nın 121. maddesine dayanarak birçok Kanun Hükmünde Kararname çıkarmış, 1 Eylül 2016 tarihinde yürürlüğe giren 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ‘Belediyelere Kayyum Atanmasını’ hakkıymış gibi bir uygulamaya dönüştürmüştür
Bu haksız ve hukuksuz uygulama, demokrasinin sağlanmasının ilk basamağını olan yerel yönetimlerin özüne zarar vermiş ve demokrasi ile asla bağdaşmamaktadır. Seçim ile işbaşına gelmiş belediye yöneticileri görevden alınmakta yerlerine kayyum atanarak, özelde yerel demokrasi, genelde ise demokrasi kavramının içini boşaltmıştır.
Baskıcı yasalarla, kendisine demokrasi alanı yarattığını düşünen hükümet her dönem olduğu gibi yine yanılmaktadır. Çünkü askeri müdahale, kalıtım, dış müdahale ya da darbeyle demokratik bir siyasal rejimin kurulamaz. Yapılacak ilk seçimlerde göreceğiz ki, gücü elinde bulunduran hiçbir organizasyon, günlük kararnamelerle farklı talep ve çıkarlarının toplumsal alanda karşılığı olamayacaktır.
Çoğunluğun gücü ile kendisini meşrulaştırmaya çalışan ve diğer toplumsal kesimleri sistem dışında bırakan hiçbir adımın adı da demokrasi olmayacaktır
Unutmayalım ki Anayasalardaki temel kural aynen şöyledir; tüm farklı kesimler halklar, çoğunluğu uyarma ve denetleme görevlerine her zaman sahiptir ve bu sahipliği seçimle kazanır ve bu asla devredilemez.
Ancak AKP hukuksuzluğu, halkın iradesini kabul etmek yerine kayyum uygulamalarında ısrar etmektedir.
Merkezi yönetimle ile yerel yönetimler arasındaki ilişkinin şekli, artık kirli fetihçi zihniyetiye mahkum edilmek istenmektedir
Hakkâri Belediyesi’ne yönelik polis operasyonunun ardından görevinden uzaklaştırılan DEM Partili Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Alkış’a 19 yıl 6 ay hapis cezası verildi ve Hakkâri Belediyesi’ne kayyum atandı.
Alevi toplumun yaşadığı haksızlıkla farkı olmayan bu tür uygulamalara Alevilerin razılığı yoktur.
Alevi önderleri, ötekileştirilmiş, ezilmiş kitlelere olan sorumluluklarını biraz daha hissettirecek ve sürekli etkileşimle topluma güven duygusu ve cesaret vereceklerdir. Bu duruş, tüm toplum için bir içsel birlik sağlayacaktır.
Alevi kurum ve İnanç önderleri, bu hukuksuzluğa ses çıkarmasa, Avrupa’da inancımızla ilgili elde ettiğimiz kazanımlarımız, hükümetin türlü bahaneleriyle yine ibadethanelerimiz yine yok sayılacaktır. Ancak Avrupa Konseyinin, konuyla ilgili Türkiye’den savunma istemesi bile, iktidarın Hakkâri’de yaptığı haksızlığın aynısını Alevi kurumlarınada yapmasına engel teşkil etmeyecektir. Bu nedenle mazlumdan yana tavır alan Aleviler kayyum atamalarına da ses çıkararak gelecek güzel günler için demokrasi birlikteliğinde mutlaka buluşacaktır.