TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıda belirtilen sorularımın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet YILMAZ tarafından Anayasanın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 96. ve 99. maddeleri uyarınca yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Celal FIRAT / İstanbul Milletvekili
Alevilerin ibadet yeri Cemevi’dir.
Devletin, laiklik ilkesi doğrultusunda ülkemizde yaşayan tüm dinlerin ve mezheplerin ibadet yerlerine eşit mesafede yaklaşması gerekmektedir.
Alevilerin Türkiye’de yaşayan diğer inanç grupları gibi ibadetlerini serbestçe yapabilmeleri, ayrımcılığa maruz kalmamaları ve toplumsal uzlaşmanın gereği olarak Anayasa’nın eşitlik ilkesi yönünden Cemevlerinin ibadethane olarak tanınması kaçınılmaz bir haktır.
Fiili olarak Türkiye’nin hemen hemen her ilinde açılan yüzlerce Cemevi kanun önünde resmi olarak ibadethane olarak tanımlanmadığından, büyük ölçekte belediyelerin inisiyatifine bırakılmış, birçok yerde elektrik, su gibi giderleri nedeniyle ayrımcılığa ve baskılarla karşı karşıya kalarak, bir açmazın içinde çözümsüzlüğe terkedilmiş bir sorun olarak yerini korumaktadır.
Aralık 2014 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye’de Cemevlerine ayrımcılık yapıldığını ve Cemevlerinin de diğer ibadethaneler gibi hukuki olarak tanınması gerektiğini oybirliğiyle karara bağlamıştır. AİHM söz konusu kararında özetle cami, kilise veya sinagoglara uygulanan muafiyetlerin Cemevlerine uygulanmamasının kabul edilemeyeceğini belirtmiş ve “Cemevleri de diğer dinlere ait mekanlar gibi ibadet mekanlarıdır. Devlet temsilcileri, neden Cemevlerine farklı bir uygulama getirildiği konusundaki savunmasında gerçekçi ve objektif bir gerekçe sunamamıştır. Dolayısıyla AİHS’in 9’uncu maddesiyle bağlantılı olarak din özgürlüğünü garanti altına alan 14’üncü maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir” denilmektedir.
Muhtelif kanunlarda geçen “ibadet yeri” kavramı içerisinde Alevilerin ibadet yeri olan “Cemevi” ifadesi geçmediğinden, birçok tartışmayı beraberinde getirmektedir. Bu tartışmaların son bulması ve devletin tüm inançlara ve mezheplere eşit mesafede yaklaşması adına ‘ibadet yeri’ ibaresinin geçtiği tüm kanun metinlerine “Cemevi” eklenerek bu sorunun çözüme kavuşturulması mümkün olabilecektir.
Cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olarak kabul edilmesi için; özellikle ve öncelikle 3194 sayılı İmar Kanunu’nda geçen “ibadet yeri” ifadesine tanım anlamında açıklık getirilmeli, hangi yerlerin “ibadet yeri” olduğu isimlendirilerek düzenlenmelidir. Bu düzenleme diğer kanunlarda geçen tüm “ibadet yeri” tanımlarına teşmil edilerek çözüme kavuşturulmalıdır.
Bu bağlamda;
Alevilerin ibadethanesi olan Cemevleri neden yasal olarak tanınmamaktadır?
- Muhtelif kanunlarda Cami, mescit, sinagog, kilise gibi yerler ibadethane olarak görülürken, Cemevleri neden ibadethane olarak görülmemektedir?
- Cami, mescit, sinagog, kilise gibi yerlere ibadethane statüsü tanınırken, Cemevlerinin ibadethane sayılamaması bir ayrımcılık değil midir?
- Alevilerden de alınan vergileri ile tüm inanç merkezlerinin giderleri karşılanırken, Cemevlerinin giderleri neden karşılanmamaktadır?
- Alevilerin inanç merkezi olan Cemevlerinin ibadethane olduğu ve elektrik vb. giderlerinin devlet tarafından ödenmesi gerektiği ile ilgili AHİM, Danıştay ve Yerel Mahkemelerin verdiği kararlar mevcutken bu kararların gereği neden yerine getirilmemektedir?
- Alevilerin ibadet yeri olan Cemevlerinin ibadethane olduğunun tartışmalardan çıkarılması ve bütün ibadethanelere tanınan hakların Cemevlerine de tanınması için genel bir hukuki düzenleme yapılacak mıdır?