“Dil, kılıçtan keskindir.”
Alevilikte ki “SÖZ” iletişim aracımızdır ve kutsaldır. İnsanın varoluşunun ve bir arada yaşayabilmesinin en kutsal köprülerinden biridir. Her söz, gönülden gönüle kurulan bir yol; her kelime, hakikate varan bir nefes gibidir.
İnsan, hayatı boyunca farklı biçimlerde söz söyler, iletişim kurar; çünkü paylaşmak, anlaşılmak ve bir arada durma ihtiyacı insana özgüdür. Bizleri bir arada tutan, yol kardeşliğimizi pekiştiren ve toplumsallaştıran sözlü iletişimdir.
Her can, doğası gereği konuşmak ve anlaşılmak ister. Bu yalnızca söz alışverişi değildir; adaletin, saygının ve sevginin ifade şekillerinden biridir.
Hiç bir canı incitmeden, yargılamadan ve küçümsemeden iletişim kurmak, Alevi öğretisinin en temel taşlarındandır.
Bizim nazarımızda konuşmak; yalnızca bilgiyi aktarmak yada birilerine ders vermek değildir. Dolayısıyla karşısındakini anlamak; onun varlığına saygı duymak ve o canın hakikatini kabul etmekle mümkündür.
Sevgili canlar; dinlemek, anlamanın kapısını aralar. Konuşmak ise barışın, dostluğun ve birliğin tohumlarını eker. Sözün gücüyle gönülleri birleştirmek, ayrılığı değil birliği büyütmek, farklılıkları zenginlik sayarak bir arada durabilmektir asıl olan.
Bizler “Dil, kılıçtan keskindir” deriz. Çünkü sözler hem yaralayıcı hem de iyileştiricidir. Bu yüzden sözümüz hep dosttan yana, gönül kırmaktan uzak olmalıdır. Ağzımızdan çıkan her söz yalnızca bireysel ilişkileri değil; toplumsal huzuru, adaleti ve dayanışmayı da güçlendirmelidir.
Dilimiz kin, öfke ve nefret taşımamalıdır.
Dilimiz barış ve kardeşlik dili olacaktır.