TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Son yıllarda ülkemizde yaşanan orman yangınları yalnızca doğal afet düzeyinde ele alınamayacak kadar sistematik, yaygın ve yıkıcı bir hâl almıştır. Her yıl yaz aylarının gelişiyle birlikte yaşanan yangınların sayısı artmakta, müdahale süreçlerindeki yetersizlikler kamuoyunda derin endişeler yaratmaktadır.
26 Haziran – 3 Temmuz 2025 tarihleri arasında Türkiye genelinde meydana gelen 624 yangın, bu kaygıların ne denli haklı olduğunu bir kez daha göstermektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre bu yangınların 621’i kontrol altına alınmış olsa da geriye kalanların yol açtığı tahribat, yalnızca doğayı değil, toplumsal yaşamı da doğrudan etkilemektedir. On binlerce ağaç, binlerce hektar orman alanı, çok sayıda yerleşim yeri, mahalle ve köyler yanmış veya yanma tehlikesi altında kalmış, 2 vatandaşımız ve sayısı bilinmeyen binlerce doğa hayvanı yaşamını yitirmiştir.
Türkiye’nin orman yangınlarında yaşadığı bu acı tablo yangının nedenlerinden tutun da söndürülmesinde yaşanan eksiklikler, yaratılan spekülatif haberler gibi birçok soru işaretini de beraberinde getirmektedir. Son bir haftada yaşanan orman yangınlarının önlenmesi, yangına sebep olan unsurların açığa çıkarılması ve yangında zarar gören ormanların yeniden ekolojik yaşama kazandırılması amacıyla Anayasanın 98. ve Meclis İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırma sürecinin başlatılması gereğini arz ve teklif ederim. 04.07.2025
Celal FIRAT / DEM PARTİ İstanbul Milletvekili
GEREKÇE
Söz konusu yangınlar özellikle İzmir, Sakarya, Bilecik, Manisa, İstanbul, Bursa, Hatay gibi illerimizde yoğunlaşmış; birçok ormanlık alan, tarım arazisi, hayvan barınağı, konut ve iş yeri zarar görmüştür. Bu yangınların yalnızca sayısal değil, insani ve ekolojik açıdan da ağır bedelleri olduğu açıktır.
Her ne kadar Tarım ve Orman Bakanlığı hava ve kara müdahalesinin genişletildiğini, 27 uçak, 105 helikopter, yaklaşık 6.000 kara aracı ve 25.000 personelin görev yaptığını açıklasa da yangınların bu kadar yaygınlaşmış olması; müdahale sürecinde koordinasyon, erken uyarı, hazırlık ve risk yönetimi konusunda ciddi eksikliklerin bulunduğuna işaret etmektedir.
Yangınların kontrol altına alınmasında yaşanan gecikmeler, yangınların geniş alanlara yayılmasına ve kontrolsüz büyümesine sebep olmuştur. Yangınların nedenlerine dair kamuoyuna yansıyan bilgiler ise farklı kaynaklardan gelmekte, kimi zaman çelişmektedir. Örneğin İzmir’in Buca ilçesinde başlayan yangının bir fabrikadaki kaynak çalışmaları sonucu çıktığı belirtilmiş, Çeşme’deki yangınlarda ise elektrik iletim hatlarının rolü kamuoyunda tartışma konusu olmuştur.
Bu çelişkili açıklamalar, yangınların gerçek nedenlerinin sağlıklı ve bağımsız bir biçimde soruşturulmadığını düşündürmektedir. Elektrik altyapısının eski ve bakımsız olması, özellikle kırsal bölgelerde yüksek gerilim hatlarının ormanlık alanlardan geçmesi yangın riski açısından ciddi bir sorun teşkil etmektedir.
Ayrıca meteorolojik koşulların (yüksek sıcaklık, düşük nem, kuvvetli rüzgâr) yangınların çıkmasını ve yayılmasını kolaylaştırdığı bilinmektedir. Ancak bu doğa koşulları yeni değildir. Bu nedenle, hükümetin bu mevsimsel ve öngörülebilir doğa olaylarına karşı önceden hazırlık yapması, yangın riski taşıyan bölgelerde acil eylem planlarını devreye sokması beklenmektedir.
Tüm bu nedenlerle orman yangınlarının nedenlerinin, söndürme ve önleme politikalarının, sorumluluğun hangi kurumlara ait olduğunun, alınmayan önlemlerin ve müdahaledeki aksaklıkların tüm yönleriyle araştırılması gerekmektedir.