İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA
Ülkemizin hapishanelerinden sürekli hak ihlalleri, sürekli adaletsizlik çığlıkları yükselmektedir. AKP iktidarı hapishanelerdeki tutsakları en basit gerekçelerle ceza üstüne ikinci ceza vererek en temel insan haklarını hiçe sayan keyfi işkence yöntemlerini uygulamaktan geri durmamaktadır.
Kamuoyunda “Silivri Cezaevi” olarak bilinen “Marmara 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda” tutuklu bulunan mahpusların, kameralarla 24 saat izlenme, istenilen kitap ve TV yayınlarına erişim kısıtı, hasta mahpuslara yapılan muameleler, aile görüşmelerinde keyfi engellemeler, koğuş aramaları, hijyensiz ve kalitesiz yemekler, disiplin soruşturmalarında anadilde savunma hakkının kısıtlanması, dilekçe ve haberleşme sorunları gibi bir dizi insan haklarına aykırı uygulamalarla muhatap oldukları cezaevine yaptığım ziyaret neticesinde öğrenilmiştir.
Cezaevine yaptığım ziyaret esnasında mahpuslara yapılan haksız ve hukuksuz uygulamaların bir kısmı aşağıda kısaca özetlenmiştir.
Yapılan aktarımlara göre infaz koruma memurları aracılığıyla, mahpuslara müdürün zaten kendileri ile yıllarca mücadele ettiği, burada da buna devam edeceği ifade edilmiştir. Bu yönüyle her türlü müzakere ve istişare kanalının kapalı tutulduğu görülmektedir.
– Kameraların sürekli olarak mahpusların dolap, yatak, toplu yaşam ve kapı giriş çıkışlarını yani özel ve kamusal alanlarını izlediği, 7/24 gardiyan denetimine açık olan alanların bir de kamera ile izlenmesinin ölçülülükten uzak olduğu, bunun özel yaşamı ve mahrem değerleri ihlal ettiği, özel alanda da izlenerek tamamen tecrit altında bırakıldıklarını söyleyen mahpusların tam da bu sebeplerle kameraları kapatarak bu ihlale gücü yettikleri ölçüde karşı durdukları, ancak bu kez mahpuslara sonu gelmeyen hücre cezalarının verildiği, bu cezalara yapılan itirazların da seri bir şekilde reddedildiği, (Örneğin bir mahkumdan kameraları kapattığı gerekçesiyle 2023 Ekim ayında 47 kez, 2023 Kasım ayında 28 kez, 2023 Aralık ayında 23 kez, Ocak 2024 ayında 10 kez savunma istendiği-savunma vermediği için hücre cezalarına çarptırıldığı, diğer bir mahkuma sadece 2023 Eylül ayında 32 kez hücre cezası verildiği, buna benzer uygulamaların bir çok mahkuma uygulandığı belgeleri ile sabittir)
– Hapishanenin RTÜK misyonunu üstlenen eğitim biriminin verdiği karar gereği sadece toplum nezdinde kabul gören (?) TV kanallarının yayınına müsaade edildiği, bu kanallar içinde düzen muhalefetini yürüten (Ör: Halk Tv, Tele 1… gibi) kanalların dahi bulunmadığı, safi iktidarın aparatlığını yapan kanalların mevcut olduğu,
– Hasta mahpuslara dönük özel muameleler yapıldığı, hasta olan mahpusların hastaneye sevkinde gecikmeler yaşandığı, bilinçli olarak aile görüş günleri ve revire, hastaneye götürme tarihlerinin aynı tarihe ve saate denk getirildiği, bu sebeple revire ve hastaneye gitmeyi ertelemek zorunda kalındığı, hastanelerde kelepçeli muayene edildiği, bazen doktorların muayene dahi etmediği,
– Mahpusların, hastane dönüşlerinde gayri insani muamelelere maruz kaldığı, örneğin bir mahpusun, nefes almakta zorluk çektiği için yakın zamanda hastaneye gittiği, hastaneden sonra hapishaneye gelirken infaz memurunun mahpusun ayakkabısını, ayakkabının içindeki taban kısmını fırlattığı, bunun üzerine tartışma yaşanıp, fiziksel şiddet uygulandığı,
– Hakkında disiplin soruşturması açılan mahpusların, ana dilde savunma hakkı gibi çok temel haklarını kullanmak istedikleri için çoğu zaman savunmaları alınmaksızın disiplin cezalarına maruz bırakıldığı,
– Cezaevinde hücre cezalarının infazının aile görüş günlerine denk getirildiği, Cezaevi müdürü ile yapılan şifahi görüşmelerde bu hücre cezalarının aile görüş günlerine denk getirilmeyecek şekilde uygulanma ihtimali sorulduğunda ise bunun tesadüflerden ibaret olduğu ifade edilmiştir.
– Rutin olarak infaz koruma memurları tarafından koğuşta aramalar yapıldığı, yapılan aramalarda mahpuslara ait tüm eşyaların bilinçli olarak dağıtıldığı, koğuşun harabe bir şekilde terkedildiği,
– Aile görüşleri ise birçok keyfi uygulamalarla kısıtlanmaktadır. Mahpuslara, haftada 10 dakika telefon ile görüşme haklarının olduğu, ancak çoğu zaman telefonların arızalı olduğu, ailelerin açık görüşlerde fotoğraf çekimi talepleri olmasına rağmen fotoğraf çekimlerinin yapılmadığı, yine açık görüşlerde mahpusla aileler arasında geçişi engelleyen bir masanın olduğu ve yakınları ile fiziksel temasta bulunmakta zorlandıkları, Mahpus yakınlarının kargo, mektuplarının mahpuslara aylar sonra teslim edildiği,
– Mahpuslar tarafından cezaevi koşullarına dair meclise, milletvekillerine, adalet bakanlığına, kurumlara dilekçeler yazıldığı ancak, en büyük sorunun bu dilekçelerin ilgili kişilere ulaşıp ulaşmadığının bilinemediği,
– Cezaevi Müdürlüğüne yazılan dilekçelerin işleme alınıp alınmadığına dair büyük belirsizlik bulunduğu, en basitinden kantindeki bir tütünün satışa sunulması için bile iki aydan fazladır düzenli olarak dilekçe verildiği,
– En alelade işler için bile dilekçe yazımının, tek çözüm olarak mahpuslara dayatıldığı, örneğin, bir çaydanlığın kulpunun tamiri, musluğun onarımı veya sıcak su kullanım miktarının artırımı için bile sözlü beyanın yeterli olmayıp dilekçe yazılması gerekir denildiği, en temel işlerin bile sürüncemede bırakıldığı,
– Yiyeceklerin nitelikli olmadığı, benzer yiyeceklerin sürekli tüketilmesi durumunda kaldıkları, yemeklerin az geldiği, sürekli sağlıksız besinlerin geldiği, hijyene dikkat edilmediği, yemeklerin içinde sık sık plastik, taş vb. çıktığı, ayrıca cezaevindeki kantinde hem çok sınırlı türde ürünün bulunduğu hem de bu ürünlerin fahiş fiyatlardan satışa sunulması mahpusların cezaevi koşullarını ekonomik olarak da zorlaştırdığı,
– Hapishanedeki hijyen koşullarının da yetersiz olduğu, mevcut yatakların sağlıksız olduğu, battaniyelerin epey eski ve hijyenik olmadığı, battaniye ve yatak ücretlerinin yüksek olduğu ve kantinde yeterli sayıda battaniye olmadığı,
– Mahpusların bilgi araçlarının kısıtlandığı, özellikle Kürtçe ve çeşitli muhalif yayınlara ulaşımın neredeyse imkansızlaştırıldığı ve çoğu yayına hiçbir suretle erişilemediği, Örneğin Selahattin Demirtaş ve birçok yazarın kitaplarının toplatıldığı, 7 kitap sınırının olduğu, okudukları halde kota yenilemesi yapılmayıp yeni kitaplar verilmediği,
– Mahpusların ayda 3 kez olmak üzere spor haklarının mevcut olduğu ancak hangi günler spor yapılacağının belirtilmediği, koğuşa gelip spor aktiviteniz var, katılmazsanız hakkınızı kullanamazsınız denildiği, tamamen ortadan ikiye ayrılmış beton üzerinde çakıl taşlarının olduğu alanda spor yapılmaya zorlanıldığı, birçok mahpusun bu sebepten ayağının sakatlandığı, gibi haksız ve hukuksuz uygulamaların cezaevinde yaşandığı gözlemlenmiştir.
Marmara 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda mahpuslara yaşatılan bu haksız ve hukuksuz uygulamaların bir an önce son bulması, Komisyonun yetkilerini kullanarak cezaevini yerinde ziyaret ederek gerekli girişimlerde bulunması ve yapılan işlemler hakkında tarafıma bilgi verilmesini arz ve talep ederim. 02 Şubat 2024
Celal FIRAT / DEM Parti İstanbul Milletvekili