TBMM İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU BAŞKANLIĞINA
Özgürlükçü Hukukçu Derneği (ÖHD) verilerine göre; 2022 yılı içerisinde, aralarında hasta mahpusların bulunduğu en az 83, 2023 yılı içerisinde ise 22 mahpus yaşamını yitirmiştir. Cezaevindeki bu ölümlerin bir kısmının ölüm sebebi, cezaevinde yaşamını idame ettiremeyecek kadar hasta olan tutsaklar hakkında Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) vermiş olduğu “cezaevinde kalabilir” raporlarıdır. Resmi bilirkişilik faaliyeti yürüten ulusal ve uluslararası alanda bilimsel saygınlığından dem vuran Adli Tıp Kurumu’nun siyasi kararlarla imza attığı açıkça ortadadır. ATK’nın son zamanlarda verdiği raporlardan dolayı birçok hasta mahpus, infaz erteleme ve tahliye hakkından yararlanamamaktadır. Devlet ve üniversite hastanelerinin hasta mahpuslar hakkında “cezaevinde kalamaz” tespitlerine rağmen Adli Tıp Kurumu, çağdaş tıp etiğinin ve tıbbi ilkelerin aleyhinde kararlar almaktadır. Bu sebeple de birçok hasta mahpusun tedavisi yarım kalmakta, hasta mahpuslar hak ihlallerine maruz bırakılmaktadır.
Makbule Özer, bu hak ihlallerine maruz bırakılan kişilerdendir. Van’ın Edremit ilçesinde o dönem 80 yaşında olan Makbule ÖZER ile yine o dönem 79 yaşında olan eşi Hadi ÖZER, 24 Temmuz 2018 tarihinde evlerine yapılan polis baskınında çocuklarıyla birlikte gözaltına alınmıştı. Özer çifti hakkında yürütülen soruşturma sonucunda “Örgüte yardım etmek” iddiasıyla dava açılmış ve yerel mahkemenin Özer çiftine verdiği 2 yıl 1 ay hapis cezası üst mahkemelerce onanmıştı. Avukat ve aile bireylerinin kamuoyuna yansıyan beyanlarına göre Özer çifti hukuk dışı gerekçelerle ve geçerli bir delil olmadan tutuklanmıştı. Oldukça yaşlı olan ve yüzde 61 engeli bulunan yaşlı annenin tutuklanmadan önce de çocuklarınca günlük bakımlarının sağlandığı ve konut dışında tutukluluk halinin yaşam hakkı dahil birçok riski içerdiği ifade edilmiştir.
Avukatlarının uzun uğraşları sonucu Makbule Özer, 2 yıl 1 aylık hapis cezasının bir yıl ertelenmesi üzerine 7 Eylül 2022’de serbest bırakılmıştı. Ancak ATK, adliyeye dahi tekerlekli sandalyeyle giden Özer ile ilgili 11 Kasım’da mahkemeye gönderdiği yazıda, “Makbule Özer’in mevcut belgeleri ve muayene bulgularına göre halihazırda, R (rehabilitasyon) tipi cezaevi şartlarında kalmasının uygun olduğu, 3 ay sonra gözlem notları ve son durumu gösteren sağlık kurulu raporu ile birlikte muayeneye gönderilmesi sonrasında sorulan hususlar hakkında yeniden değerlendirileceği oy birliği ile karar verildi” demiştir. Bir yıl önce cezaevinde kalamayacak durumda olan bir anne hakkında yaşı ilerledikçe cezaevinde kalabileceğine dair rapor verilmesi abesle iştigaldir.
Yüzde 61 engelli olan, tansiyon, şeker, nefes darlığı, hareket güçlüğü gibi yaşamsal sağlık sorunları olan Özer’in cezaevine girmesi yaşam hakkını tehdit edecektir. Daha önceki tutukluluk sürecinde baygınlık geçirip düşen Makbule ÖZER’in kolunun kırdığı, Özer’in kırık kolunun askıda olduğu ve yürümekte zorluk çektiği, ağrılarından dolayı her gün serum almak zorunda kaldığı, geceleri hiç uyuyamadığı ve vücudunda sürekli ağrılar olduğu ailesi ve avukatlarınca kamuoyuna yansımıştı. Adli tıp uzmanı olan Prof. Dr. Ümit Biçer’in Özer hakkında hazırladığı rapora göre; “Özer’in her iki kulağında orta derecede işitme kaybı; sol gözde katarkt nedenli lens kullanımı, her iki kalça, sol omuz, sol el bileğinde hareket kısıtlılıkları, sol ayakta kısalık tanımlandığı ve kişinin tek destekle kısa mesafe hareket edebildiği, D vitamini eksikliği, astım, diyabet, idrarını tutmakta güçlük tanımlandığı belirlenmiştir. Buna göre ceza infaz kurumlarında tutulan hükümlü ve tutukluların alıkonulan kişilerin kişisel engelleri, kronik hastalıkları, iletişim sorunları gibi nedenlerle tedaviye erişimlerinde yaşanan sıkıntılar daha da ağırlaşabilmektedir.
Yaşı, sağlık ve engel durumu nedeniyle cezaevinde kalmaması gereken Makbule Özer’in hakkında hukukun gereği yerine getirilmeli, tekrar ATK’ya sevki yapılmalı, infazın ertelenmesi veya konutta infazın gereği yerine getirilmelidir.
Türkiye cezaevlerinde şüpheli ölümlerin önüne geçilmesi ve hükümlülerin yaşam hakkının korunması için insan haklarından sorumlu olan her yapı görevini yerine getirmelidir. Türkiye cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olanların yaşam hakkı risk altında olmamalıdır. Makbule ÖZER’in yaşam ve sağlık haklarının korunması için Komisyonunun sağlık hakkı ihlal iddialarını derhal gündemine alması uluslararası sözleşmelerin gereğidir. Tutuklu-hükümlü haklarına ilişkin mevcut yasaların etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayacak bütünlüklü bir politikanın üretilmesi için siyasi sorumluluk üstlenilmelidir. Bu hususta gerekli çalışmaların derhal başlatılması komisyonun misyonu ve sorumluluğu gereğidir. Konuya dair gereğinin yapılması hususunu bilgilerinize sunarım. Bu bahisle Komisyona başvuru zarureti hâsıldır. Konuya dair gerekli çalışmaların yürütülmesini ve neticeden tarafımın bilgilendirilmesi gereğini ilgilerinize sunarım. 01.12.2023
Celal FIRAT / DEM Parti İstanbul Milletvekili