Bundan tam 88 yıl önce, 4 Mayıs 1937’de, büyük acılara, türlü türlü öldürme biçimlerine, tecavüzlere, toplu katliamlara ve sürgünlere yol açacak Dersim’e Harekat kararının alınmasının yıldönümündeyiz.
Bu kararla başlatılan askeri operasyonlarla, sürek avı başlatılmış, köyler, yerleşim yerleri yakılmış, zehirli gazlar kullanılmış, idamlar gerçekleştirilmiş, toplu katliamlar yapılmış, hayatta kalanlar ise uzak diyarlara sürgün edilmiş ve Dersim Alevi coğrafyası baştan başa, cansız parçalanmış bedenlerle doldurulmuş, Munzur kırmızıya boyanmıştır.
Resmi rakamlara göre, on bini aşkın insan öldürülmüş, 13 bin kişi sürgün edilmiştir. Ancak gerçek bunun çok fazla üstündedir.
Alevi coğrafyamızın önemli merkezlerinden olan Dersimde, Ocaklarımızın ve ziyaretlerimizin kutsal mekanları yakılmış, yıkılmıştır. Ocak Pirlerimiz, Rehberlerimiz taliplerimiz katledilmiştir.
Dersimde, söylendiği gibi bir isyan yok, katliam vardır. Tıpkı bu günlerde Suriye’de olduğu, bin bir türlü iftira ve suçlamalarla katliamlar haklı gösterilmeye çalışılmaktadır. Dersim katliamını unutmayacak, hesabını sormaya devam edeceğiz.
Devlet, bu sürece ilişkin tüm arşivleri kamuoyuna açmalı ve Alevi inancının önemli temsilcilerinden olan Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerini açıklamalıdır.
14 Kasım 1937 düzmece bir mahkemeyle Elazığ buğday meydanında idam edilen, Seyyit Rıza, oğlu Reşik Hüseyin, Haso Seydi, Kamer oğlu Fındık, Cebrail oğlu Hasan, Ulihiyer oğlu Hasan ve Mirza Ali oğlu Ali şahsında katledilen tüm canlarımızı saygıyla anıyorum.