İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde görev yapan işçilerin “Eşit İşe Eşit Ücret” talebiyle başlattıkları grev, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınmış temel bir haktır. Bu hak çerçevesinde yapılan barışçıl grev eylemi, demokratik toplumlarda saygıyla karşılanması gereken bir irade beyanıdır.
Ancak bazı çevreler tarafından grevdeki işçilerin etnik kimlikleri ve inançları üzerinden yürütülen ayrımcı söylemler büyük bir endişe kaynağıdır. “Alevi”, “Kürt”, “Dersimli” gibi tanımlamalarla işçilerin kimliklerine vurgu yapılmakta; İzmirli olmadıkları öne sürülerek toplum nezdinde dışlanmaları ve hedef gösterilerek işçilerin hak arayışı itibarsızlaştırılmaktadır.
Bu tür ifadeler ve yaklaşımlar, yalnızca anayasal haklara değil, aynı zamanda toplumsal barışa, birlikte yaşama kültürüne ve insan haklarına da aykırıdır. Irkçı, ötekileştirici ve kutuplaştırıcı söylemlerin hiçbir sorunu çözmeyeceği gibi, mevcut sorunları daha da derinleştireceği açıktır.
Sendika ile belediye arasında yaşanan bu sürecin, karşılıklı anlayış ve yapıcı bir diyalogla çözüme kavuşması en büyük temennimizdir. Tüm tarafları sağduyulu davranmaya, toplumsal hassasiyetleri gözeterek ayrımcılığı körükleyen çevrelere karşı ortak tavır almaya davet ediyoruz.