“İhanet kelimesi tarihsel gerçekliğimize ve toplumsal hücrelere aykırıdır.”
Bu toprakların eşitlik, özgürlük ve adalet arayışının temel kaynaklarından biri kadim Alevi inancıdır. Tarihin tozlu sayfalarında Alevilere atılmış kara iftiralar, bugünde hakaretler, aşağılama ve tehditler farklı biçimde sürmektedir. Bu toprakların dağlık kesimlerine sürülen, kapıları işaretlenen, yok sayılan Aleviler, hiçbir kirli düşüncenin suçlusu değildir.
Tüm zulümlere rağmen, özgürlük ve eşitliği büyüten duruşuyla kentlere ve dünyanın dört bir yanında, adalet barış ve eşitlik diyerek gelen Alevi toplumu, sizin zehirleyerek yok etmeye çalıştığınız toplumunda can simididir. Yüzlerce yıl önce söylenmiş deyişlerimiz, nefeslerimiz ve türkülerimiz bugün dahi iktidar sahiplerini korkutmakta, her bir sözümüz gücüyle karanlık zihniyeti sarsmaya devam etmektedir.
Bugün dahi varlığı kabul edilmeyen Cem evlerinde ve sayısız dernek çatısı altında buluşan bizler , inancımızı onurla yaşatmaktayız; bugün aydınlık toplumsal bir geleceğin öncüleriyoz.
Yüzyılların derinliğinden adalet ve eşitliği dillendiren bu toplum, yağmanın, kuralsızlığın ve liyakatsizliğin kuşattığı ülkemizde yeniden kurtuluşun omuzlayıcısıdır. Kısacası biz Aleviler, Türkiye’de adaletin organik toplumsal taşıyıcısıyız.
Laik ve eşitlikçi bir toplumun siyaset aracılığıyla yok sayılmasının, suçlanmasının örnekleri sayılmayacak kadar çoktur. Alevi toplumunun enerjisini ve kitleselleğini kurtarıcı görenler, kendi siyasal gündemleri için arka bahçe görenler, gün geldiğinde Alevi kimliği ile siyaset yapanlara aşağılayıcı sözler sarf etmekten geri durmamaktadır. Tıpkı sermaye düzeni ve gerici politik çevrelerin, kurtuluşu faşist uygulamalarda arayıp, suçu Alevilerde bulduğu gibi.
Bu tavır, faşizan devlet geleneğinin ve Alevileri arka bahçesi olarak gören siyasi partilerin, apaçık çıplak fikir ortaklığının yansımasıdır. Ancak artık çok iyi bilinmelidir ki ırkçı ve gerici hareketlerin iktidar yürüyüşlerinde yok saydığı Alevi toplumunun yüksek politik enerjisi ve birikimi vardır.
Biat etmeyişimizin kaynağı da inancımızdaki kararlılık ve Şah Hüseyin’e bağlılığımızdandır. Bizler, korkuyu büyütmeye hizmet edenlere karşı insanlık onuru için politik mücadeleye girmekten geri durmayacağız.
İnancının özgürlüğünden ve adaletinden ayrılmayan önderlerimize sahip çıkacağız. Haksız ve incitici söz seyleyenler önce kendi özlerine bakmalıdır. “İhanet” kelimesi, tarihsel gerçekliğimize, toplumsal ve felsefi yapımıza aykırıdır. Bu söz, yalnızca Alevi toplumuna değil, eşitlik ve özgürlük için yüzyıllardır bedel ödemiş bütün insanlara hakarettir.
Bugün de dün olduğu gibi haykırıyoruz; Kerbela’dan günümüze kadar Aleviler ihanetin değil, direnişin; zalime boyun eğmenin değil, mazlumdan yana olmanın adıdır.
Adalet için, özgürlük için, insanlık onuru için direnişimiz sürecek