TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıda belirtilen sorularımın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet YILMAZ tarafından Anayasanın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 96. ve 99. maddeleri uyarınca yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Celal FIRAT / İstanbul Milletvekili
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 Temmuz 1993’te 33 kişinin yakılarak katledilmesine ilişkin Sivas Katliamı davasında idama mahkûm edilen Hayrettin Gül’ün ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilen cezasını “sürekli hastalık” gerekçesiyle 6 Eylül 2023 tarihli, 32301 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan kararı ile kaldırmıştır.
Bilindiği gibi, 2012 yılında o dönemin başbakanı olan Erdoğan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Sivas Katliamı davasının zaman aşımına uğraması ile bazı sanıklar hakkında davanın düşürülmesini de ‘hayırlı olsun’ sözleriyle değerlendirmiştir.
Son verilere göre şu an Türkiye’deki 407 cezaevinde kapasitesi 299.980 olduğu halde 342 bine yakın mahkûm olduğu bilinmektedir. Cezaevlerinde yoğun hak ihlalleri arasında sağlığa erişim hakkının engellenmesi beraberinde hasta mahpus sayısını giderek artırmaktadır. İHD verilerine göre; 2022 yılında 78, 2023 yılının ilk 5 ayında ise 15 mahpus cezaevinde yaşamını yitirmiştir. Hâlâ 651’i ağır olmak üzere 1517 hasta tutuklu cezaevinde bulunmaktadır.
Cezaevinde ağır hasta olduğu halde yanlı adli tıp raporları gerekçe gösterilerek salıverilmeyen, ölüme terkedilen mahkûmlar olduğu bilinmektedir.
Yaşanan bu gerçekliklere rağmen Cumhurbaşkanı’nın Madımak sanığına af çıkarması başta Aleviler olmak üzere tüm demokratik kamuoyunda tepki ile karşılanmış ve vicdanları bir kez daha yaralamıştır.
Sivas Katliamı davasında idama mahkûm edilen daha sonra cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilen Hayrettin Gül, 28 Şubat (1997) davasında “mağdur” sıfatıyla yer aldığı da ortaya çıkmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 31 Ocak 2020’de de yine Sivas Katliamı Davası’nda ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan 86 yaşındaki hükümlü Ahmet Turan Kılıç’ın kalan cezasının kaldırılmasına karar vermişti.
Bu ülkede hasta tutsaklar için yapılan eylemlere dahi müsaade etmeyen iktidar, cezaevlerinde hasta olan onlarca insanın ölümüne göz yummakta, ancak Sivas’ın katillerine özel muamelede bulunmaktadır. Sivas katliamı, bu ülkenin Alevilerinin, vicdanlı bütün insanlarının yüreğini dağlayan bir katliamdır. İnsanların acılarının bu kadar üzerine basmak vicdansızlıktır. Tam da 14 Eylül Sivas zaman aşımı davası öncesi gerçekleşen bu af girişimi çokta manidardır.
Sivas katliamında 33 canımızın yanarak ölmesine sebep olanlar, aradan 30 yıl geçmesine rağmen tam anlamıyla hesap vermemişlerdir. Hukuksuz bir yargılama süreci nedeniyle dava net olarak aydınlatılamamış, davanın arkasındaki sis perdesi kasıtlı ortaya çıkarılmamıştır.
Katliamdan sorumlu olanlar sürekli kollanmış, yaşanan bu son örnek ise hasta mahkûmlar arasındaki ayrımcılığı bir kez daha açıkça gözler önüne sermiştir.
Bu karar, kabul edilemez. Herkes Sivas katliamı davasında adalet beklerken, hiç olmazsa ceza alanların mahkûmiyetlerini cezaevinde tamamlamalarını beklerken, Cumhurbaşkanı’nın bu af kararına imza atması ile katillerin aradan yıllar geçmesine rağmen aynı şekilde korunduğu, kollandığı ve ödüllendirildiği iddiamız geçerliliğini korumaktadır.
Anayasanın 104. maddesinde Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri arasında “Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.” hükmü yer almaktadır.
Bugün cezaevlerinde çok ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Hasta ve yaşı ilerlemiş mahkumların cezaevinde tutulması kabul edilemez. Bu durum böyle devam ettiği sürece içeriden insanların ancak cenazeleri çıkacaktır.
Bu bağlamda;
- Madımak sanığı Hayrettin Gül’e getirilen bu af, diğer mahkûmlara neden uygulanmamaktadır? Bu bir ayrımcılık değil midir? Hangi ölçütlere göre hasta mahkûmlar tahliye edilmektedir?
- Cumhurbaşkanına tanınan bu yetki neden bütün hasta tutuklulara kullanılmamaktadır?
- Hasta ve yaşı ilerlemiş tüm mahkumların serbest bırakılması için bir çalışmanız var mıdır?
- Uluslararası hukukta da iç hukukta da tanımlanmış “insanlığa karşı işlenen suçlar” kapsamında olan Sivas katliamı davası neden zaman aşımına uğratılmaktadır?